27 Haziran 1991 yılında İstanbul’un Üsküdar semtinde dünyaya geldim. Karadenizli bir Türk ailesinin ilk çocuğuyum. Doğduğumda Üsküdar’da yaşamaktaymışız 1 yaşında ise Gebze’ye taşınmışız. Ama Gebze’de fazla duramamışız. Bunun sonucunda ise bu lanet olası Bayram tepe’ye kiradan kurtulmak için babamın kendi çabalarıyla yapmış olduğu kendi evimize taşınmak zorunda kalmışız…
Ve seneler geçtikten sonra okula gitme yaşımız geldiğinde ise birinci sınıf eğitimimi Mahmut Şevket Zırh İ.Ö.O da başladım. Ama yanlış hatırlamıyorsam orada birinci sınıfın ilk dönemi geçirdim. Daha sonra ise az aşağısına yapılan Hikmet Uluğbay İ.Ö.O okumaya başladım ve hayatımın geri kalan ilk ve ortaokul yıllarını mezun olana kadar iyi bir öğrenci olarak tamamlamaya elimden geldiğince gayret ettim. Arada bazı öğrenciler gibi kavgalarımız olsada okul eğitimimi mutlu bir şekilde tamamladım. İlk ve ortaokul eğitimimi tamamladıktan sonra lise telaşına başlamıştım.Çok mutluydum çünkü herkes lise hayatının ilk ve ortaokul gibi olmadığını daha güzel olduğunu söylüyordu…. Ve en sonunda lise 1 e gitmeye başladım. Liseli yıllarımın ilk senesini hiç sevmemiştim. Çünkü gerçekten ortaokul eğitimine benzemiyordu. Bana göre nedendir bilinmez ama ortaokul eğitimim daha güzeldi. Lise 1 i tamamlamış daha sonra ise 2 ye geçmiştim. Benim için ise okul hayatımda en kötü geçen yıllarımdan biri bu seneydi. Çünkü bazı nedenlerden dolayı sınıfta kalmıştım ve bu bana çok kötü bir etki yapmıştı. Çünkü ilk defa sınıfta kalıyordum onun içinde okulu bırakmayı düşündüm ama annemin ısrar etmesiyle okuluma devam ettim. İkinci senemi anneme layık bir evlat olabilmek için derslerime çalıştım ve iyi bir şekilde bitirdim. Şu anda lise 3 e gitmekteyim. Bazen düşünüyorumda iyi ki sınıfta kalmışım diyorum. Çünkü hayatımda tanımadığım kişiyi tanıdım ve iki senedirde aynı sınıftayız bundan çok mutluyum çünkü onu çok seviyorum hayatımın sonuna kadarda sevmeye devam edeceğim... Benim yıllardan beri değişmeyen elektronik, bilgisayar, internet ve montaj gibi hobileri olan eleştiriye açık ama bir o kadarda sinirli bir kişiliğim var. Ben genelde vaktimi bilgisayar başında kodlama ve web tasarım yapmakla geçiririm. Televizyon pek izlemem, kitap okumayı severim fakat okumam. Mantıklı görmüş olduğum fikirleri ise her nerede, nasıl olursa olsun dile getirmeyi ve sonuna kadar savunmayı severim. Çünkü kendi başımın çaresine bakmaya kimseye muhtaç olmadan yaşamaya çalışırım. Bir şeye ise taktığım zaman takar ve abartırım gerekirse hatta o konu için ölür veya öldürürüm. Arkadaşlarıma, aileme ve benimle bir ömür boyu hayatını sürdürecek olan kişiye çok ama çok önem veririm. İşte bu yüzdende kendimi dünyanın en mutlu insanlarından görüyorum.
Bundan sonra ise tek arzum,hayatımın geri kalan yıllarını sevdiğim kişilerle ne iş,ne meslek sıkıntısı ve para derdini düşünmeden sevdiğim kişiyle hayatımın sonuna kadar mutlu bir şekilde yaşamak istiyorum … Ve son olarak bu otobiyografiyi buraya kadar okuduysanız size hayret ediyorum.İbrahim GÜR